Haber Detayı

Yıllar sonra gelen güzel haber: Ozon tabakasında kritik iyileşme! Hayatımızı nasıl etkileyecek?
Gündem hurriyet.com.tr
19/09/2025 09:05 (3 ay önce)

Yıllar sonra gelen güzel haber: Ozon tabakasında kritik iyileşme! Hayatımızı nasıl etkileyecek?

Ozon tabakasıyla ilgili yıllardır süren küresel mücadele sonuç veriyor gibi görünüyor. 2024 verileri iyileşmeye işaret etse de, uzmanlar temkinli. Peki bu gerçekten kalıcı bir toparlanma mı? Yoksa gezegenin en kırılgan kalkanı yeni tehditlerle karşı karşıya mı?

Bir zamanlar öğretilen ilk çevre felaketlerinden biriydi: Ozon tabakasında dev bir delik açıldı!

Lise yıllarımda derslerde sık sık bu konuyu konuşurduk.

Güneş ışınlarının tehlikeleri, spreylerin zararı, ozonun yok oluşu...

Deodorantlardan çıkan gazların gökyüzünü deldiği anlatılır, öğle saatlerinde güneşe çıkmamak gerektiği sıkı sıkı tembihlenirdi.

Hepsi bir felaket senaryosu gibiydi.Şimdi ise bilim dünyası, onlarca yıl süren küresel çabaların sonuç vermeye başladığını söylüyor.

Peki bu gerçekten bir mutlu son mu?

Yoksa tüm bu iyileşme verileri, kırılgan bir dengede duran geçici bir rahatlamadan mı ibaret?Yeni bilimsel raporlar, umutla temkinli olmanın sınırında dolaşıyor.

Ozon tabakası eski sağlığına mı kavuşuyor, yoksa yeniden tehdit altına mı giriyor?

Cevaplar gökyüzünde ama gözümüzden kaçan önemli detaylar da var. 1990’lardan 2000’lerin başına kadar 'Parfüm sıkmak ozon tabakasını deliyor', 'Ozon tabakasını delen ürünler...', ‘Ozon tabakası bu kentleri korumuyor’ gibi haberler oldukça dikkat çekti.OZON TABAKASI NE İŞE YARAR?Öncelikle bu sorunun cevabından başlamak gerekiyor.

Ozon tabakası, atmosferin stratosfer kısmında, yer yüzeyinden yaklaşık 11 ila 40 kilometre yükseklikte bulunuyor.

Görevi, güneşten gelen ultraviyole‑B (UV‑B) radyasyonunu filtreleyerek cilt kanseri, katarakt, bağışıklık sistemi baskısı ve ekosistem hasarı gibi ciddi sağlık ve çevre sorunlarını önlemek.

Daha önce bu konuyu İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.

Dr.

Doğanay Tolunay ile konuşmuştum.

Tolunay’ın verdiği bilgiler aklımda güçlü şekilde yer alıyor: Özellikle Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminine göre, ozon seviyelerinde yalnızca yüzde 10’luk bir incelmenin bile dünya çapında 300 bin ek cilt kanseri vakasına yol açabileceği uyarısı çok çarpıcı.

Uzman isim 1990’lardan 2010’a kadar ozon tabakasındaki incelmenin gündelik yaşantımıza olan etkisine dair şu hatırlatmaları yapmıştı:“O dönemler saat 11.00-16.00 arasında güneşin altında durmayın, 30-50 faktörlü güneş kremleri kullanın, güneş gözlüklerinizi takmadan dışarı çıkmayın gibi öneriler sıklıkla yapılıyordu.

Aslında bu önerilere de uyulması gerekiyordu çünkü ozon tabakasında ciddi bir incelme vardı.

Hatta deodorantlar üzerinden ozondaki incelmeye çok fazla dikkat çekildi.

İnsanlar da ozon konusunda hassas ve duyarlı davrandı.” MONTREAL PROTOKOLÜ ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM OLDUBilim insanlarının dünyanın ozon tabakasındaki büyüyen deliği keşfetmesinden bu yana 30 yılı aşkın zaman geçti.

Bu süre zarfında birçok araştırma yapıldı; pek çok kimyasal kullanımdan kaldırıldı ve uluslararası anlaşmalar imzalandı.

O anlaşmalardan biri de Montreal Protokolü…1970’lerde bilim insanları kloroflorokarbonlar (CFC’ler) gibi insan yapımı kimyasalların ozon tabakasını incelttiğini fark etti.

Bu maddeler; soğutucular, klima sistemleri, yangın söndürme köpükleri ve aerosol spreylerde yaygın olarak kullanılıyordu.1987’de imzalanan Montreal Protokolü ile ozon tabakasını incelten kimyasalların yüzde 99’dan fazlasının kullanımdan kaldırılması hedeflendi.

Bu adım, ozon açığının oluştuğu dönemden bu yana en etkili uluslararası çevresel başarı hikâyelerinden biri olarak görülüyor.

Eylül 1987’de Ozon tabakasını incelten maddelere ilişkin Montreal Protokolü kabul edildi.

Daha sonra protokol maddeleri 1990’da (Londra), 1992’de (Kopenhag), 1995’de (Viyana), 1997’de (Montreal), 1999’da (Pekin) ve 2007’de (Montreal) tekrar düzenlendi.

Türkiye ise protokole 19 Aralık 1991 tarihinde taraf oldu ve tüm değişiklikleri kabul etti.BİLİMSEL BULGULAR NE DİYOR? 2024 VERİLERİ UMUT VERİCİEn yeni çalışma bu ‘koruyucu kalkanın’ iyileşme yönünde olduğunu gösteriyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü’ne (WMO) göre, 2024 yılında stratosferik ozon örtüsü önceki yıllara kıyasla daha sağlıklı bir seviyeye ulaştı.Ayrıca, Antarktika üzerinde her bahar oluşan ozon deliği, 1990‑2020 ortalamasının oldukça altında seyretti.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in sözleriyle: “Ozon tabakası iyileşiyor.

Bu başarı, ulusların bilimin uyarılarını dikkate aldığında ilerlemenin mümkün olduğunu hatırlatıyor.”2024 yılında gözlemlenen veriler, umut verici bir tablo çiziyor.

Geçen yıl 29 Eylül’de ölçülen maksimum ozon kütlesi açığı 46,1 milyon ton olarak belirlendi.

WMO raporunda, ozon kaybının “ortalamanın altında seyrettiği” belirtiliyor ve bu durum kasım ortasına kadar da devam etti.Rapor ayrıca geçen yıl eylül ayı boyunca geç başlayan ozon tabakası incelmesi, ardından maksimum açığa ulaşıldıktan sonra görece hızlı bir toparlanma yaşandığını da söylüyor.

Her ne kadar iyileşme sinyalleri güçlü olsa da bazı risk faktörleri hâlâ gündemde…  RİSK FAKTÖRLERİ NELER?Küresel ısınma: Atmosferin sıcaklık düzenini değiştirerek özellikle Antarktika üzerinde stratosferik bulutların oluşmasına yol açıyor.

Bu bulutlar ozon kaybını artırabiliyor.Alt enlemler: 60° Kuzey ile 60° Güney enlemleri arasında kalan bölgelerde, iyileşmenin beklendiği gibi gerçekleşmediği gözlemleniyor.

Özellikle tropikal bölgelerden daha fazla ozon taşınması ve klor/brom içeren maddelerin (örneğin çözücüler, boya sökücüler ve yağ çözücülerde kullanılanlar) alt stratosferde olumsuz etkide bulunması bu duruma yönlendirilen etkenler arasında.Kullanımdan kaldırılan kimyasalların yerine geçen alternatif maddelerin etkileri: Bunlar da bazen istenmeyen etkilere sahip olabiliyor.NE ZAMAN TAM OLARAK İYİLEŞME SAĞLANABİLİR?Eğer bu ilerleme mevcut hızla devam ederse, ozon tabakasının 1980’lerdeki, yani ozon deliği ortaya çıkmadan önceki değerlere dönüşmesi mümkün olabilir.

Uzmanlar, bölgeler bazında tam toparlanmayı şu şekilde öngörüyor:Arktika’da 2045Dünyanın geri kalanında 2040Antarktika civarında 2066Bu zaman çizelgesi, Montreal Protokolü’nün kabulüyle başlayan düzenlemelerin gerçekten işe yaradığına dair güçlü göstergeler içeriyor.

Prof.

Dr.

Doğanay TolunayBU ÖNGÖRÜLERİ NASIL YORUMLAMAK GEREKİYOR?Bu noktada da akla gelen en önemli soru şu: Her şey istenilen şekilde giderse bu durum gündelik hayatımıza nasıl bir pozitifi değer katacak?

Bu soruya Prof.

Dr.

Doğanay Tolunay’ın cevabı ise şöyle:“Ozon tabakasındaki incelmenin durması ve eski haline gelmesi, ‘istenirse başarılabilir’ olarak adlandırılabilecek bir başarı hikâyesi örneği.

Yapılan çalışmalar da 2060 yılına kadar ozon tabakasında iyileşmelerin tamamen gerçekleşeceğini gösteriyor.

Ozon tabakasının eski haline dönmesiyle de ultraviyole ışınların neden olduğu cilt kanseri vakalarında ciddi bir azalma meydana gelmesi muhtemel.

Özellikle ülkemizde güneşlenmenin fazla olduğu Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde cilt kanserlerinde azalma yaşanacaktır.” NELER YAPILMALI?

STRATEJİLER VE ÖNERİLERİzleme ve denetimin güçlendirilmesi: Stratosferik ozon seviyeleri, ozon incelten maddeler ve alternatif kimyasalların atmosfere salınımı sürekli ve sayısal verilerle izlenmeli.

Dünya Meteoroloji Örgütü’nün Ozon ve Güneş UV Radyasyonu Bilimsel Danışma Grubu Başkanı Matt Tully de bu noktayı vurguluyor: “Stratosferik ozon hem de ozon tabakasını incelten maddelerin ve yerine kullanılan alternatiflerinin dikkatle ve sistematik bir şekilde izlenmesi hayati önem taşıyor.”Uluslararası mevzuatların uygulanması ve güçlendirilmesi: Montreal Protokolü’nün yükümlülükleri yerine getirilmeli; üye ülkelerin, ozon incelten kimyasalların üretimi, kullanımı ve çıktıları konusunda şeffaf olması sağlanmalı.Alternatif teknolojilerin teşviki: Daha güvenli, ozon dostu alternatiflerin geliştirilmesi ve kullanımı yaygınlaştırılmalı.

Sanayi, binalarda iklimlendirme sistemleri, aerosol endüstrileri ve kimya sektöründe ozon dostu çözümler öncelik olmalı.Kamuoyu bilinçlendirmesi: Özellikle cilt kanseri risklerinden korunma yolları, güneş ışınına maruz kalma saatleri, koruyucu kremler vs. gibi pratik bilgiler toplumla paylaşılmalı.

Türkiye’de olduğu gibi güneşin yoğun olduğu bölgelerde yaşayan herkesin bu konuda farkındalığı yüksek tutulmalı.Daily Mail’in ‘The ozone layer is healing!

Hole over Antarctica is recovering – and could soon close for good, promising study reveals’ başlıklı haberinden faydalanılmıştır.

İlgili Sitenin Haberleri