Haber Detayı

İhtiyaca göre konut üretelim
Yazarlar hurriyet.com.tr
19/09/2025 06:28 (3 ay önce)

İhtiyaca göre konut üretelim

Türkiye’de yakın bir zamana kadar ev sahipliği oranı yüzde 70’lerdeydi. Sonra 65-67 seviyelerinde bir süre sabit kaldı. Bugün ise yüzde 50’ler civarında. Yalnızca ev sahipliği değil, kiracılık sistemi de zayıflıyor.

Aslında bu bize özel bir durum değil.Bütün Avrupa benzer konuları tartışıyor ve her ülke kendine özgü modeller geliştirmeye çalışıyor.Bu tabloyu Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği GYODER Başkanı Neşecan Çekici şöyle özetliyor.“Hem ev sahipliği hem de kiracılık alanında alışılmadık bir döneme giriyoruz.

Sektörün bu değişimleri doğru analiz edip üretimi buna göre yönlendirmesi gerekiyor.”Demografik veriler, bu kırılmayı daha net gösteriyor.

Hane halkı küçülüyor.

Yıllar önce ortalama hane büyüklüğü 5 kişiydi; şimdi 3 kişiye kadar düştü.

Yakın gelecekte 2.5 olması bekleniyor.

Boşanmalar, bekar ebeveynler, öğrenciler, tek yaşayanlar ve ömrün uzaması; hepsi küçük haneleri artırıyor.34 MİLYON HANEYE İHTİYAÇ VARÇekici’nin verdiği rakam çarpıcı...“Türkiye’de şu anda 26 milyon hane var.

Ortalama 2.5 kişiye düşersek, nüfus aynı kalsa bile yaklaşık 34 milyon haneye ihtiyaç duyulacak.

Bu, müteahhitlerin tek başına çözeceği bir mesele değil; devlet politikası gerektiren bir konu.”Bir başka mesele de üretim açığı.

Türkiye’nin yılda 800-900 bin konuta ihtiyacı var ama üretilen 500-600 bin civarında.

Deprem riski altındaki İstanbul’da ise beş yıl içinde dönüştürülmesi gereken 1.5 milyon konut bulunuyor.Son 10 yılda tek yaşayan kişi sayısı yüzde 30 artmış ancak çekirdek aile yapısında ciddi bir değişim olmamış.

Bu da küçük hanelerin sayısının arttığını gösteriyor.

Sektörün bu değişimleri iyi analiz etmesi ve konut üretiminde buna göre yönlenmesi gerekiyor.Çekici diyor ki...“10 yıllık bir konut politikası oluşturulmalı; arsa, finansman, tasarım, konut tipleri net olarak planlanmalı.

Bu amaçla kamu, özel sektör ve STK’ların katılacağı bir ‘Türkiye Konut Politikası Platformu’ oluşturulması gerekiyor.”AMAÇ KİRALARI YARIYA DÜŞÜRMEKKamunun kiraya veren konumunda olduğu bu modelde amaç; kira fiyatlarını yarıya indirmek ve kentsel dönüşüme zemin hazırlamak.

Çekici burada çok kritik bir noktaya parmak basıyor.“Türkiye’de arsa maliyetleri toplam maliyetin yüzde 50’sine denk geliyor.

Avrupa’da bu oran yüzde 20.

Arsa maliyetleri düşürülmeden konut üretimi dengelenemez.”Bir de geri dönen stüdyo daireler var. 2017’de yasaklanan bir artı sıfırlar, yeni düzenlemeyle yeniden mümkün hale geldi.

Artık oturma odasında küçük bir yatak nişi yapılabiliyor ve projelerin en fazla yüzde 20’si stüdyo daire olabilecek.Bu karar, yalnızca gençler ve öğrenciler için değil, yalnız yaşayan aile büyükleri için de önemli.

Çünkü çocuklarının evine bitişik bir bir artı sıfırlar, yaşlı bir anne ya da babaya konfor sağlarken, aile bağlarını da koparmıyor.SOSYAL DONATILARI UNUTMAYALIMÇekici’nin bu konuda da uyarısı var.“Küçük dairelerin geri dönüşü, farklı yaşam biçimlerine uygun konut tiplerinin çeşitliliği açısından büyük bir kazanım.

Ama projeler yalnızca metrekareyle değil; sosyal donatıları, lokasyonu ve kentsel planlama kriterleriyle değerlendirilmeli.”Türkiye’nin önünde net bir tablo var.

Barınma sorunu artık ertelenemez.

Çekici’nin önerisi özel sektör ve STK’ların birlikte çalışacağı bir “Türkiye Konut Politikası Platformu” kurulmalı.

On yıllık bir planla arsa, finansman, tasarım ve konut tipleri netleşmeli.Çünkü barınma artık sadece ekonomi meselesi değil; toplumsal huzurun, sosyal barışın ve şehirlerin geleceğinin en temel konusu.

TAHLİYE DAVALARI UZUN SÜRMEMELİ O kadar çok mesaj geliyor ki...Türkiye’de belki de en çok konuşulan konulardan biri kiracı, ev sahibi meselesi.Ve hepimizin bildiği ama bir türlü çözülemeyen bir sorun var.

Tahliye davaları...İki yıl, üç yıl, hatta bazen daha fazla süren davalar var.Şimdi düşünün; devletler için on yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süredir.Ama bir insanın hayatında bir yıl; bazen bir ömür kadar uzun olabilir.Çünkü insanlar hayatlarını yaşadıkları olaylara göre şekillendiriyor.Ev bulmak, taşınmak, yatırım yapmak, çocuklarının okulunu değiştirmek; bütün bunlar zamanında alınacak bir kararın arkasından geliyor.Ama işte o karar bir türlü gelmiyor.Madalyonun iki yüzü var.Yani sadece kiracılar mağdur değil.Çok sayıda ev sahibi mesaj atmış, özetle diyorlar ki...“Evimiz var, sahip olduğumuz eve giremiyoruz.”Düşünün; evine ihtiyacı olan bir aile, üç yıl, belki de daha fazla süre bekliyor.Çok net bir şey söylemek lazım.Tahliye davaları bu kadar uzun sürmemeli.Artık bu konuda yeni bir düzenlemeye, daha hızlı ve daha etkin bir yargı yoluna ihtiyaç var.Mesajlardaki tondan ben bunu anlıyorum.

KISA DÖNEM KİRALAMA TATİLİ DE ZEHİR ETTİ Yeni düzenleme açık.100 günden az tüm kiralamalar “kısa dönem kiralama” sayılıyor.Bu evlerde konaklama hizmeti sunabilmek için Turizm Konutu Belgesi almak şart.Kâğıt üzerinde gayet net ama buna uymayanlar var.Çeşme’den, Bodrum’dan, tatil beldelerinden çok sayıda kişiden mesajlar geliyor.Airbnb’in kendi sitesine bakın; katı kurallar var.

Gürültüye dikkat, misafir sayısı sınırlı, çevreye saygı, hatta acil durum planı gibi çok detaylı şartlar var.Çeşme’den bir okurumuz yazmış.“Ev sahibi hiçbir şeye karışmam, gece yarısı kavga olursa polisi arayın diyor.”Şimdi düşünün...

Siz tatildeyken, hayatınızda hiç polisi aramamış biriyken, böyle bir durumda karakol yolunu tutmak ister misiniz?Üstelik sadece kötü niyetli ev sahipleri ya da umursamaz kiracılar değil, devletin kurallarına uymayan, belge almayan, vergi vermeyenleri de unutmamak gerekir.Olan çevreye, sessizliğe, huzura oluyor.Kimse “Tamamen yasaklansın” da demiyor.Mesele sadece turizm ya da konut piyasası değil; birlikte yaşama kültürü de.Ve okurlardan gelen mesajlar artıyorsa, demek ki bu meseleye yeniden ve daha ciddiyetle bakmamız gerekir.

İlgili Sitenin Haberleri