Haber Detayı
Atlantik’te bekçilik Şanghay’da öncülük
Atlantik’te bekçilik Şanghay’da öncülük
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’nün Çin’deki liderler zirvesi ve iki gün sonra Pekin’deki Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı ve Dünya Anti-Faşist Savaşı zaferinin 80. yıldönümünü kutlaması, dünyada bundan sonraki gidişatın ne yöne olduğunu açıkça ortaya koydu.
Tianjin’de düzenlenen ŞİÖ zirvesi, tarihinin en geniş katılımlı toplantısı oldu. 31 Ağustos-1 Eylül günlerindeki ŞİÖ Zirve’sine, aralarında Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu 20’yi aşkın Devlet ve Hükümet Başkanı, 10 uluslararası örgüt başkanı katıldı.
ŞİÖ, 10 üye devlet, iki gözlemci devlet ve 15 diyalog ortağından oluşan ve dünya nüfusunun neredeyse yarısını, küresel kara kütlesinin dörtte birini ve küresel GSYİH'nin yaklaşık dörtte birini temsil ediyor.
Zirve’de ŞİÖ’nün önümüzdeki 10 yıllık kalkınma stratejisi de kabul edildi.
ŞİÖ Zirvesi’ne katılan liderlerin çoğunluğunun yanı sıra Asya, Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’dan toplam 26 Devlet ve Hükümet Başkanı iki gün sonraki geçit törenine katıldı.
ÇOK KUTUPLULUĞUN BAŞARISI Her iki zirve de Batı’da “Atlantik’e karşı gövde gösterisi” olarak görüldü.
Yanlış değil fakat sadece bu şekilde tanımlamak, bu iki törenle ortaya çıkan durumu tarif etmek için yeterli değil.
Başta Çin Devlet Başkanı Xi Jinping olmak üzere aralarında Erdoğan’ın da bulunduğu dünya liderleri, bu zirve ve aynı zamanda geçit töreniyle dünyanın geri kalanına Şanghay Ruhu temelinde buluştuklarını ilan ediyor.
Şanghay Ruhu’nun özü ise, daha adil bir dünya, eşitlik, ortak güvenlik ve birlikte kalkınma olarak kabaca tarif edilebilir. 1996’da Şanghay Beşlisi’nin kurulmasından itibaren ŞİÖ’nün gelişimi ve başarıları, devletlerin ortak çıkarlar temelinde buluştuklarında, sadece bölgesel düzlemde değil dünyanın genelini etkileyecek değişiklikleri sağlama gücüne sahip olduklarını ortaya koyuyor.
Hegemonyacılığın karşısında birbirlerinin iç işlerine karışmama ve eşitlik, farklı medeniyetlerin çatışmasının karşısında medeniyetler arasında uyum ve kaynaşma, zorbalık ve tek taraflı dayatmalar yerine çok taraflılık, savaş ve çatışmalar yerine diyalog ve işbirliği Şanghay Ruhu’nun daha adil bir dünyaya ulaşmak için pratikte de başarı sağlayan temellerini oluşturuyor.
Atlantik hegemonyacılığının aralarındaki kısır rekabetlerden yararlanmaya çalıştığı, Çin, Hindistan, Rusya, Endonezya, Türkiye gibi ülkeler, böylece daha adil dünyayı uygulama kararlılığını ortaya koyuyor. 26 ülkenin liderinin katıldığı 3 Eylül’deki geçit törenini ise Çin ve onunla birlikte gelişen dünya ülkelerinin, “hazır ol cenge sulhu salah istersen” anlayışının bir yansıması olarak görebiliriz.
TÜRKİYE’NİN BENZERİ OLMAYAN DURUMU Bu zirve dolayısıyla Türkiye’nin dünyadaki konumu yeniden masaya yatırılıyor.
NATO üyesi olan Türkiye’nin çıkarlarının Şanghay Ruhu’na uygun bir konumlanışa geçmek olduğu her yönüyle ortada.
Türkiye’nin uluslararası alanda ekonomide Asya ülkeleriyle bütünleşmesinden başka çıkar yol olmadığı, büyük sermayenin yaygın kesimlerinin bile ortak kanaati haline gelmiş durumda.
Ama ekonomide bütünleşme için aynı zamanda uluslararası siyasette de bütünleşmek zorunluluğu bulunuyor.
NATO’da Atlantik çıkarlarının bekçiliğinin dayatıldığı Türkiye, Şanghay Ruhu doğrultusundaki siyasetleri uygulamakla gelişen dünyanın öncü ülkelerinden biri olur.
Bu, aynı zamanda Türkiye’nin ABD ve Avrupa ile daha eşit ve dengeli ilişkiler kurmasını sağlar.